HALK OZANI AŞIK TURAN(ESENLİ(DONA)KÖYÜ
SELAM HEMŞERİLERİME.
DAĞLARINA TÜRKÜ YAZDIK.
ÇALAM HEMŞERİLERİME.
YOLLAR DOLANI DOLANI.
UĞRAYIP GÖRDÜK ALANI.
BAKIR BELİNDEN O YANI.
SORAM HEMŞERİLERİME.
GÖNEKSE AŞUDA PERDE.
DURALIM OYMA DEREDE.
BAYRAM TEPELİ MEREDE.
VARAM HEMŞERİLERİME.
GÜL PINAR GÖVESSE YAREN.
ÇALTILI KIZILCA ÖREN.
ADAMLIDAN VARMI GELEN.
SORAM HEMŞERİLERİME.
BEY KONAĞI DİVRİĞİNDEN.
OLUK BAŞI ÖĞKÜRÜDEN.
ÇUKURCA ÇATMA BELİNDEN.
AŞAM HEMŞERİLERİME.
COŞAR YEŞİL IRMAK ÇAYI.
UNUTMADIK AKKAYAYI.
CENNET GİBİ TOZANLIYI.
SORAM HEMŞERİLERİME.
ALİ BEYLİ MANSURLUYU.
MÜSEYLE YAKA BOYLUYU.
KAYTARMIŞA AÇ KOLUNU.
SARAM HEMŞERİLERİME.
DÜNDAR DEĞİRMEN SEKİDE.
EĞLENEK EKİN GÖLÜNDE.
AY YILDIZI GÖNLERİNDE.
AÇAM HEMŞERİLERİME.
ALEVİ SÜNNİSİ GARDAŞ.
HAL İÇİNDE OLUR HALDAŞ.
AŞIK TURAN BENDE YOLDAŞ.
OLAM HEMŞERİLERİME.
DÜNDAR KOYÜ SIIRI
Email: zeynep zeynepenli@hotmail.com
27.05.2008,
dündar yolları taşlı kızları var karakaşlı her birisi teleşlı insanları var yaşlı yaşlı çörmüğün suyundan ben razıyım dündar köyünden seviyorum onları tutun ki yıldızından ayından kurban olam gülüne vadisine kan dökerim ovasına yazına bu güzelliği yaratanın borçluyum ben birisine yaratan ne güzel yaratmış dokuzları dağı mesken tutmuş beyaz karı uzakta kaldı tekelisi hubyarı mutluyum ben bu köyde kalalı ziyaret edilir hubyar değirmeni dağlarda büyür ve yetişir gurmudu çamı keveni helal olsun dundarı sevene canım çekti şu memleketi dündar insanı sever sohbeti dündar insanı sever millei yaşar köyde yaşlısı genci güzeldir festivali bayramı soğuktur suları soğuktur ayranı başka köye gidilmez dundardan başka güzel köy varmı allah yaratmış dundarı birde katmış içine tadı çok güzeldir yazı baharı sevelim sevilelim dündar insanı yaz olur ekinler biçilir sıcak olur soğuk ayran içilir dündar.a varmak istiyorsak dağlardan ovalardan geçilir tarlalarda gelinler tutar orağı bilmezler yakını ırağı gül gibi kadınları var birde tombul tonbul yanağı yayılır kususu koyunu ellik halaydır oyunu vazgeçmem dündardan bağışlasanız dünyanın yıldızını ayını kuzeye bakar dündarın yönü tarihle doludur mağarası ini doludur dündar köyünün zenginliği yitmemiştir yitmeyecek özbenliği yazıyorum dündar şiirini destekleyin yazan şairini ele alıyorum incesini zarifini edin bana dündarın tarifini selvi boylu kızları aşık usandırır nazları çok güzel olurlar baharları yazları damağımda kaldı sohbetin tadı çalışır dündar insanı kimi almamış muradını şendir buruktur dündar insanı turani bilirmisin dündar köyünü yaylalarda güderdin kuzu ve koyunu oynarmıydın tarlalarda ellik oyunu dündar suçlu deilsin kaldır boynunu
YAZAN
TURAN ENLİ
Yolu hoş görülür Hubuıyarlının
Bir kuş bir çalıya çekmiş kalemi
Seyrediyor tozanlıyı alemi
Çıkakta Tekkeyi edek kelamı
Eli hoş görülür Hubuyarlının
Duman almış dokuzların başını
Gelinin aşukta yurlar başını
Yaredenden hayır diler işini
Yolu hoş görülür Hubuıyarlının
Akpınarın suyu akar yayladan
Feleğin kahrıdır bizi böyleden
Eli hoş görülür Hubuyarlının
Der ABDALIM ah çekiyor özünden
Ah çektikçe kan yaş gelir gözümden
Bir su içsem akpınarın gözünden
Suyu hoş gelir Hubyarlının
(Bu Deyiş Zile’nin Kervansaray Köyü’nden Hubyar dedelerinden İbrahim Ethem Baba’nın hatıra defterinden alınmıştır.)(Eraslan Doğanay)
HÜSEYİN ABDAL
Hüseyin Abdal aynı zamanda Hubyar Sultan ‘ ın Torununun oğludur. Yaşadığı dönem 1600 lü yıllardır. Türbesi Hubyar Sultan türbesinin yanındadır. Hüseyin Abdal’ la ilgili detaylı bilgi Hubyar Sultan’ ın sülalesi bölümünde verilmektedir.
Hüseyin Abdal’ ın dilden dile günümüze gelen bir deyişi
Beri gel beri gel divane aşık
Sen kıble ararsan kıble sendedir
Tanrı seni öz nurundan yaratmış
Hem din hem de iman Kabe sendedir
Evrahından evrahına nur kattı
Cümle melekleri hem secde etti
Cemaat ararsan iman sendedir
Gelmiş haber soruyorsun Mehdi'den
Erler imiş cümle ilime hükmeden
Ne ararsın Şam'ı şarkı Mekke'de
Kabe'yi beytullah Mekke sendedir.
Hüseyin Abdalım gezme ırağı
Güzel imiş Şeyh Safi'nin yüreği
Sunan için hak evinin durağı
Hoş bak vücuduna mehman sendedir
Ali gibi er gelmedi cihane
Ona da buldular türlü bahane
Yedi kez uğradım ulu divane
Divanda oturan Ali değil mi?
Binbir adı vardır bir ismi Hızır
Nerede çağırsan orada hazır
Ali padişahtır kanberi vezir
Bu fermanı yazan Ali değil mi?
Yarattı mülcemi oda oldu düşman
Kastetti Ali'ye sonra oldu pişman
Hani kitapta var ol Ömer Osman
Kur'an'da okunan Ali değil mi?
Aradım bulmadım derdime çare
Kusurum çok nasıl yaranı divana
Divanda oturan Ali değil mi?
Sabah olup güneş nurlar saçarken
Muhammed Ali’ye gönderin beni
Ruh çıkıpta kafesinden uçarken
Oniki İmama gönderin beni
Toplanın Muhibler irfan yurduna
Can dayanmaz ayrılığın derdine
Hüseyin Babayı koyun yurduna
İmam Hüseyin’e gönderin beni
Gülbenk çekin niyaz ile saz ile
Çok muhabbet ettim cilve naz ile
Ecel geldi fırsat vermez söz ile
Masumu paklara gönderin beni
Çok günler geçirdim hep yalan oldu
Arifler tanıdı kör inanmadı
Çıkıp hak yolunda şeytana kandı
Ecdadım Hubyar’a gönderin beni
Yaptım ahretimi hakka geçmeye
Beş gün kaldı şu dünyadan göçmeye
Hak nasip edeerse kevser içmeye
Pir Hacı Bektaşa gönderin beni
Dokuz yüz kırk yedi biz gider olduk
İhtiyarlık çöktü sarardık solduk
Ol Hakkın emrine biz razı olduk
Dedem Kul Yusufa gönderin beni
Atam Hasan baba beni çağırdı
HÜSEYİNİM tez gel diye bağırdı
Yaşım altmış dokuz sakal ağardı
Nur Hasan babaya gönderin beni
İstanbul’u sorsan dağdır meşedir
İçinde oturan beydir paşadır
Güzeller mekânı Kasımpaşadır
Bizden yâre selam söylen Turnalar
İndim Üsküdar’a bindim kayığa
Samsun’a gelince indim çayıra
Kayırırsa bizi mevlam kayıra
Bizden yâre selam söylen Turnalar
Amasya’yı sorsan padişah tahtı
Önümüz engebe Çengele baktı
Turhal’a uğradık gün öğle vakti
Bizden yâre selam söylen Turnalar
Biz de geldik Tokat’ın şarına
Herkes armağının alsın yârine
Hızıl enişte mamu beline
Görünür Dedemin elleri Turnam
Ben de çıktım Tozanlı’nın düzüne
Yüz sürelim toprağına tozuna
Eşikten içeri evin yüzüne
Omuzum köşeye vereyim Turnam
HÜSEYİN ABDALIM namın söylensin
Serilsin sofralar nimet yörüsün
Başa geller haller orda sorulsun
O yâr karşıma çıksın salınsın Turnam
Ozan Karaoğlan
Hubyar Sultan için deyiş yazan ve söyleyen ozanlar içinde en önemlisi ve en çok deyişi bulunanı Ozan Karaoğlan’ dır.
Karaoğlan 1690 yılında Sivas-Zara-ılıca köyü kargılı mezrasında doğmuştur. Asıl adı Hüseyin dir. Şiirlerini Karaoğlan mahlasıyla yazmıştır. Karaoğlan küçük yaşta saz çalmayı öğrenmiş, . Kargılı köyünde bulunan Derebeyi kargılı Murat onu yanına aşık olarak almış. Karaoğlan yüzlerce şiirler, deyişler söylemesine rağmen ismi hiç duyulmamıştır. Buna sebep olan şudur; Karoğlan ın doğduğu ve oturduğu yer olan kargılı köyünde Kargılı Murat namıyla bir Derebeyi yaşarmış. Bu Derebeyi etraftan haraç alır, kervanları soyarmış. Bu durumdan canı yanan ahaliden birisi durumu padişaha şikayet etmiş ve padişah III.Ahmet Kargılı Murat’ ın üzerine asker göndererek Kargılı Murat’ ı bozguna uğratmış. O zamanlar Alevi olan Kargılı köyü dağıtılmış. Yıkılıp yakılmış. Köy ahalisi başka köylere sığınmışlar. Ozan Karaoğlan’ da Akören köyüne sığınmış oraya yerleşmiş. Ozan Karaoğlanın soyu bu köyde asimle olmuşlar ve sünnileşmişler. Sünnileşen aile Dedelerinin Deyişlerini gün yüzüne çıkartmaktan çekinmişler bunda hem devlettin baskısı hem de ailenin etraftan ve sünni ahaliden çekincesi önemli rol oynamıştır. Karaoğlanın yazılı Cönkleri 1930 yılında Zara’ nın Eymir köyünde bulunan Molla Hasan tarafından günümüz Türkçesine çevirtilerek yine halk ozanı olan ve Zara ilice köyünde bulunan Kara İsmail’ e verilmiştir. Kara İsmil’ dan de Ozanın torunlarından olan Zara Akören köyünde bulunan ve geçmişine , kültürüne son derece bağlı bir kişi olan Araştırmacı Yusuf Çınar almıştır.
Yusuf Çınar’ ı Sevgili Dost Fikri Karaman sayesinde tanıdım. (A.Kenanoğlu) İlk önceleri her gün telefonla sohbet ettik. Övgüyle ve heyecanla elindeki deyişlerden bahsediyordu hep. 2001 yılı yazında Akören köyüne ve Yusuf Çınar’ a misafir olduk. Daha köyün girişinde bekliyordu bizi. Telefonda çok muhabbet etmiştik ama ilk görüyorduk birbirimizi. Evine çıktık, sofralar hazırlandı yedik içtik. Elinde bulunan Dedesi Ozan Karaoğlan’ ın deyişlerini getirdi. Heyecanla inceledim okudum. Aşağı yukarı 300 civarında deyiş var . Deyişler tipik bir Alevi Ozanının dilinden , sazından çıkmış. Hubyar’ la ilgili bir çok deyişi bir çırpıda heyecanla okudum. Yazık dedim yazık. Bu güne kadar Hubyar’ la ilgili olarak bu kadar değerli deyişlerin bilinmemesi çok yazık . Sadece Hubyar’ la ilgili olanı değil. Düvaz imamlar, aşk ve sevda şiirleri, hasretlik şiirleri bunların hepsi mevcut Ozan Karaoğlan’ ın cönklerinde. Cönklerin çevirilerinden konumla ilgili olanları ayıkladıktan sonra Zara’ ya gittik, fotokopi çektirmeye. Gezerek ve sohbet ederek döndük Akören’ e . Geceyi Yusuf Çınar’ ın evinde , kolu komşuyla beraber sohbet ederek geçirdik. Pek Karaoğlan’ a deyinmiyorlardı. Dikkatimi çekti. Sanki Yusuf Çınar’ dan başkası onun o köylü olduğunu Dedeleri olduğunu kabul etmek istemiyordu . Bu konuyu öbürsü gün açtı Yusuf bey, Karaoğlan’ ın mezarını bakmaya ziyaret etmeye gittiğimizde. Çok şaşırdım Karaoğlan’ ın mezarının yeri bile belli değil. Mezarlığın yanında ama Yusuf beyin söylediğine göre onu dışarı da tutmuşlar. Çevre duvarı örülürken. Yusuf bey epeyce mücadele etmiş Dava açmış. Mahkemelik olmuş. Bir çok Devlet kademesine başvurmuş. Burası Büyük Ozan , Ozan Karaoğlan ın mezarının yeridir. Burayı yaptıralım demiş. Muhtar karşı çıkmış burası yol mezar falan olmaz burada demiş. Köylüler ve Yusuf beyin bazı akrabaları karşı çıkmışlarr. Yusuf bey direnememiş fazla, pes etmiş gibi gözüküyor. Ama mezar yerini gösterirken de bir o kadar içini burukluğunu yüzünün ifadesinden anlıyorum. Bu çok değerli ozanın Mezarının yeri şu an yol gibi kullanılıyor. Ve bugün Sünnileşen torunları Dedelerini kabul etmek istemiyorlar. Yusuf Çınar hariç. O gün Yusuf Çınar’ la Ozan Karaoğlan’ ın doğduğu yerleri gezdik. Kargılı Murat’ ın öldürüldüğü yerleri. Yakılan yıkılan köyleri gezdik. Tabi şimdilerde bir kalıntı yok. Yeni birkaç ev yapılmış yerlerine.
Ozan Karaoğlan’ ın şiirlerinde Türk Halk Edebiyatı tüm özelliklerini görmek mümkün. Bu şiirler 11 li hece ölçüsü ile yazılmış. Bazıları 8 li hece ölçüsüyle söylenmiş. Şiirlerde yarım ve tam kafiye kullanılmıştır. Şekil ve muhteva bakımından mükemmel olan şiirlerde 6+5 veya 4+4 (semai) hece ölçüsü kullanılmıştır. Ozan Karaoğlan yaşantısına ve şiirlerine konu olan sevdayı, aşkı, ayrılığı, gurbeti, acıyı, manevi hazzı yaşamış ve bunları deyişlerine aktarmış bir ozanımızdır.
Ozan Karaoğlan’ ın bazı şiirlerinin Hubyar Köyünde bilindiği ve aşıklarca söylendiğine bir şiirini Annemin yanında okurken şahit oldum. Ben şiiri okurken Annemin birden gözlerinin yaşlandığını hissettim. Ne oldu Ana dediğimde “oğlum o okudun türküyü baban çok sık söylerdi” dedi. Bu sözler beni daha çok duygulandırdı. Babamın veya bizim köydeki eski Aşıkların Ozan Karaoğlan’ dan haberleri varımıydı bilemiyorum ama demek ki deyişleri biliniyordu.
Viran kaldı meskenimiz yurdumuz
Kalktı göç eyledi beyler buradan
Bitmez mola efkarımız derdimiz
Kalktı göç eyledi beyler buradan
Sultan Ahmet fermanları salıyor
Kanlı dertler yüreğimi alıyor
Kargılım yastadır güller soluyor
Kalktı göç eyledi beyler buradan
Osmanlı da geldi geceden bastı
Zalim düşmanların neyiydi kastı
Düşenin ezelden yoğumuş dostu